Enderun’da Kurban Bayramı Hediyeleri ve Veba Salgını

Osmanlı Devleti saray teşkilatının en önemli birimi olan Enderun; üst düzey devlet yönetiminin, teşrifatın (protokol yönetiminin), eğitimin, uygulamanın, gündelik hayatın iç içe geçtiği en ilginç kurumlardan birimidir. Günümüzde özel yetenekli ve üstün zekalı gençlerin eğitimine dair inceleme ve araştırmalarda, gelenekçi modellemelerde sık sık gündeme gelen Enderun’un farklı yaklaşımlarla araştırılması ve incelenmesi devam edecektir.

Sultan ve Enderunlular Bayram Mesaminde

Enderun ve Enderun Mektebi içerdiği yaşamın zenginliği, göz alıcılığı kadar geriye bıraktığı zengin yazılı belgeler devlet arşivlerimizin önemli bir bölümünü oluşturmakla birlikte; Enderun’da yaşamın bütün detaylarını sunmaktadır.

Devlet arşivlerinde Osmanlı dönemine ait binlerce belge ve defterde Kurban Bayramı hakkında detaylar bulunmaktadır. Bu belgelere göre Kurban Bayramı’nın resmi devlet törenleri ile kutlandığını, devletin tüm birimlerinde, merkez ve taşra teşkilatının çok renkli ve zengin bir kurban bayramı kutlama geleneğine sahip olduğunu iddia etmek abartı değildir. Sözkonusu belgelere göre Kurban Bayramı ile hazırlıkların bayramdan çok önce başladığını, kaç kurban kesileceğini, belirlenen bu sayının hangi kurumlarda ve yerlerde kimler için nerelerde kesileceğini, kesilecek kurbanların bayramdan önce muhafazası, hayvanlar için verilecek, yem, saman, ot miktarına kadar detay kayıtlara rastlamak mümkündür. Kurbanın nasıl kesileceğine dair dini ve sıhhi usullerin kayıtlı olduğu bir nevi kurban kesim klavuzu olarak nitelendirilebilecek risalelerde bulunmaktadır. Bayrama dair saraya ve yüksek makamlara gönderilen yazılı tebriklere; sultanın ve diğer devlet makamların bu tebriklere verdikleri cevapar da bayramlara dair önemli evrak arasındadır. Son dönemde bu tebriklerin telgraf kullanılarak taşranın da bu tebrikata katıldığını söylemek mümkündür.

Kurban Bayramları Enderunlular için ayrı bir önem arz etmektedir. Enderun ağaları, şakirdanı ve hocalarına her önemli gün ve gecede olduğu gibi hatırı sayılır hediyeler, caizeler, hilatlar, kaftanlar vb. verilmektedir. Kurban bayramlarında bu hediyelere kurbanlık hayvanlar veya o yılın değeri üzerinden kurban tahsisatı verildiği ekli Osmanlı Arşivi ve Topkapı Sarayı Arşivi belgelerinden anlaşılmaktadır.

Sultan III. Selimin Tahta Çıkış Töreni: Ressam Konstantin Kapıdağlı tarafından çizilen bu tabloda Babuhümayun’da yapılan merasimlerin çoğunda benzer şekilde uygulanan protokol düzeni açıkça görelmektedir. Tahtın sağ ve sol arkasında Enderunlular bulunmaktadır. Tahtında önünde elleri açık dua eden şeyhülislamdır.

Enderun’da kurban bayramı resmi tören ve kutlamaları arefe günü ikindi namazından önce başlamaktadır. Enderun’da kurban bayramının ilk töreni Babüssade (Topkapı Sarayı’nda Arz Odası ve Enderun’a girilen kapı)’de yapılmaktadır. Önemli devlet törenlerinin yapıldığı (tahta çıkma, kılıç kuşanma, sefere ve cihada çıkma) Babüssade kapısında geleneğe uygun olarak giyinen Enderunlular taht-ı hümayun-u (genellikle altın taht kullanılmaktadır) bu kapının önündeki iki sütunun ortasına yerleştirmektedir. Protokolün bu törende tahtı merkez alarak nereye sıralanacağı ve nerede duracağı açıkça belirtilmektedir. Ressam Kapıdağlı ve Melling’in tasvirlerinde bu canlı törenlere dair eserler bulunmaktadır.

Babüssaade’ye girerken sağ yanda zülüflü baltacılar, iki kapı arasına ak ağalar, arz odası kapısı önüne tahtın sağ ve soluna ise enderun ağaları dizilirler. Bu düzen hazır olduğu zaman mehteran tarafından nevbet vurulur. Mehterin nevbet vurması hazırlıkların tamamlandığına dair işarettir. Padişah bunun üzerine Enderun’da bulunan arz odasından silahtar ağalar ile birlikte çıkıp tahtına gelir, mehter çalmaya devam eder ve hazır bulunanlarca alkışlanır. Duacı çavuş yüksek sesle dua eder. Duanın uygun yerlerinde Enderunlular ve hazır bulunanlar yüksek sesle “Amin” diyerek duaya iştirak ederler. Sultan selam veren kullarının selamını aldıktan ve bayram tebriğini yaptıktan sonra Arz Odası’na döner. Dönüşü esnasında yine alkışlanır. Kendilerine has kıyafetleri ile selatin cami hatipleri ve müezzinleri (Ayasofya, Sultan Ahmet, Eyüp Sultan, Fatih ve Bayezıt Camii) Babüssaade-Enderun arasındaki kapıcılar koğuşunda hazır bulunurlar. Padişah, Arz Odası’na girdikten sonra huzura alınırlar ve Kur’an-ı Kerim okurlar. Arşivlerde bulunan pek çok kayıtta ve defterde bu törenlere katılanlara ve Enderunlulara, Kuran okuyan selatin cami görevlilerine verilen hediyeler, sunulan ihsanların detayları bulunmaktadır. Aşağıda dağıtılan bu hediye, caize ve ihsanların detaylarına dair belgeler sunulmuştur.

Enderun’da Enderunluların iştirakiyle başlayan Kurban Bayramı’nın ilk resmi töreninden sonra; Kurban Bayramı kutlamaları resmi olarak; Kurban Bayramı namazı (Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi), kurbanların kesilmesi, Kurban kesildikten sonrak kurban eda namazının kılınması, resmi erkana verilen yemekler, bayram akşamında da Dersaadet’teki (İstanbul) diğer devlet ricalinin tebriklerinin kabulü ile devam eder.

Enderun’da Kurban Bayramı’nda Yaşanan Veba Salgını

Osmanlı Devleti’nde Enderun-u Hümayun’da yapılan bu törenler bayramların tüm güzelliklerini ortaya koyarken dönemin tanığı olmuşların hatıratlarda bayramlarda yaşanan ilginç detayları da paylaşmaktadır.

17. yüzyılda Enderun’da yetişmiş ve önemli görevlerde bulunduktan sonra azad edilen Ali Ufki Bey Topkapı Sarayı’nda yaşadıklarını anlatan hatıratında; kurban bayramında İstanbul’da ve Enderun’da yaşanan bir salgından ve karantinadan şöyle bahsetmektedir:

“Benim zamanımda haziran ayına rastlayan küçük bayramda (bu bayram, Hz. İbrahim’in öz oğlunu Tanrıya kurban etmeye hazır olması olayının anısına kutlanır) muhtaçlara et dağıtmak için o kadar çok kurbanlık koyun kesildi ki, ortalıkta kalan hayvanların kanlan, iç organları ve derileri yaz sıcağında bozulduğundan, etrafa yayılan kötü koku veba hastalığına neden oldu. Günde altı, yedi, hatta on kişi bu hastalıktan öldü. Neyse ki bu durum sadece 14 gün sürdü, yoksa Enderunda çok az kişi kalacaktı. Üstelik bu kadar çok sayıda içoğlanın ölmesine karşın hiçbirimizin saraydan ayrılmasına izin verilmedi, bir arada kalmamız yüzünden göz göre göre hastalanmamıza ve ölmemize göz yumuldu. O günlerde Kandiya Krallığı’nda esir alınıp getirilen Hıristiyan subaylardan ve askerlerden de ölenler oldu: Yedi İtalyan, dört Fransız, bir Alman ve bir Felemenkli hastalığa yenik düştüler. Bunların tümü iyi ailelerden gelme insanlardı ve aralarında 20 yaşında Sinyor Tomaso Marchio de Luca da bulunmaktaydı. Kendisi ölmeden önce, yakınlarına haber göndermemi benden defalarca rica ettiği için, ismini bu vesile ile anmayı bir borç biliyorum. Ayrıca Narcisso Morchetti adında bir yüzbaşı ve La Bottiere ailesinden gelme bir Fransız astsubay da ölenler arasındaydı. Böylece Enderunda hayatta kalanların sayısı toplam olarak 260 kişiden 150 kişiye düştü.”

Kurban bayramı münasebetiyle Enderun-ı Hümayun, sultanlar ve daire görevlilerine verilen koç, koyun ve şekerleme masrafının detayları. (TSMA No: 178/76-77)
Kurban bayramı münasebetiyle Enderun-ı Hümayun’a ve saray dairelerine hediye edilen koç ve şekerlemenin müfredatı. (TSMA No: 178/81)
Padişahın kurban bayramı, Cuma günleri ve Hırka-i Saadet açılışı münasebetiyle bazı görevlilere yapmış olduğu ihsanlar ile Enderun-ı Hümayun, Hazine-i Hümayun ve Harem-i Hümayun’a verilen yıllıklar. (TSMA No: 602/215-241)